Kayıtlar

Türk Dünyasının Kara Günlerinden

      Bir kimse düşünün yalnızca kimse olmaktan öte olsun. Vatanımızın her karışını etkilesin ve daima zamanına göre haklı çıkaracak prensiplerle yürüsün. Öyle bir kimse düşünün ki o olmasa ne biz ne bayrak tam anlamıyla olacaktı. O olmasa toz olmaya bırakılan güzellikler tarihin tozlu raflarında bile kendilerine yer bulamayacaktı. O kimse kutlu ata Hüseyin Nihâl Atsız'dır.     Kendilerinin biyografilerini yazma gereği duymamaktayım. Zira ne kadar doğru yazsak da yanlış bilen partizanlar onun hatırasını karalamamız için bizi baskı altında bırakmaya çalışırken biz yalnızca Türklük için yaptıklarımıza ayıracak vakit bulmakta zorlanacaktık. Kendilerini düzgün araştırırsanız ne kadar ilkeci ve ülkücü bir kimse olduğunu anlayacaksınızdır.      Sizleri kutluyoruz atam! En içten halimizle, yüreğimizden iyi dileklerle kutluyoruz atam! Ölümünüzü kutlamamızın tek bir nedeni var atam. O neden tekrar tekrar dile getirdiğimiz özelliğiniz olan bir kere dahi yolundan çıkmayacak kadar ilkeci ve ül

Matthias Alexander Castrén

     T urancılığın ve Türk Irkçılığının ilk önderi olan Matthias Alexander Castrén'in Türkiye'de okunup anlaşılması bizim için çok önemli olduğundan Matthias Alexander Castrén'i tanıtma amacı edindik. Kısaca kendisinden bahsetmemiz gerekirse tüm Türkçülerin ve Turancıların fikir babasıdır. Türkçü kimse bilmese dahi Türkçülüğü dirilten ve yücelten kişidir Matthias Alexander Castrén. Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin. İyi okumalar dileriz. Ön Tanıtım     M atthias Alexander Castrén 2 Aralık 1813'de Tervola Finlandiya'da doğmuştur ve 7 Mayıs 1852'de Finlandiya'da 38 yaşında iken vefat etmiştir. (Ana Britannica, 7/309-310) Kendisi Ural-Altay Dilailesi'nin -tam anlamıyla- ilk araştırmacısıdır ve Turancılık fikrini diriltmiştir. Turan'ın ırk temelli olması gerektiğini düşünerek hareket etmiş ve dil araştırmalarını bu yönde yapmıştır. Her ne kadar anlatılmasa da -kendisi araştırmalarında- Turan fikrine yalnızca Türkleri almaktadır.(Ana Britannica, 7/309

Türkçü Kimdi?

     Bir süredir emek vermiş olduğumuz Altay Türk Cephesi yeni yayın dönemine bugünden itibaren girmiştir. Yeni yılımıza kalemleri daha güçlü kimseler olarak başlayacak olmamızın heyecanıyla birlikte daha iyi Türkçüler olabilmek uğruna bu yıl önemli projeler yapacağız. Önemli seriler başlatacağımız 2022-2023 dönemimizin tüm Türk dünyasına hayırlı olmasını diliyoruz. 2022-2023 yılımızın ilk yazısını kuru kuru kutlama yazısı yapmak istemedik. Bu nedenle biz Türkçülerin en büyük açığı olan Türkçüler arası birlikteliksiz konusunda birlikteliğe götürecek bir çözüm uğruna yazılar yayımlamaya karar verdik. Şimdi okuyacağınız yazımızda hep anlattığımız “Türk” yerine hep anlatmamız gereken anlatmadığımız “Türkçü”yü anlattık. Türkçüler arasında oluşacak birlik Turan’a giden ilk adımdır. Yeni yılımızı kutlu olsun. Bizi okuyarak destek olan her okurumuza ayrıca teşekkür ederiz. Iyi okumalar dileriz. Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin.      Türk’ün kim olduğunu anlattık yıllarca. Halaskar Gazi’nin a

Sonsuzluktan Gelen Işık

Atamızın vefat edişinin bir milat kadar önemli olması beni bu yazıyı yazma yoluna yönlendiren ana ilham kaynağı olmuştur. Atamızın pek bilinmeyen ancak çok kıymetli yönlerinin anlatılmasının böylece Türk gençlerince öğrenilip örnek alınmalarının Türk gençlerine ve Türklüğe ve de en önemlisi Türkiye'mize katkısının olacağını düşündüm. Eğer bu tümceye kadar okuduysanız bu yazının etrafta göreceğiniz herhangi bir anma yazısına benzemediğini fark etmişsinizdir. Atamızı 2-3 tümceyle değil de uzun uzun Türkiye'ye, Türk gençliğine ve herkese örnek olacak davranışlarıyla anmak atamızın daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Atamızı aynen bu şekilde anmalıyız. Bilimle, doğru irfanla, sanatla, sporla, disiplinli çalışmayla ve daha nice güzel davranışlarıyla anmalıyız. Her kişinin elbet ki her farklı konuda farklı bir görüşü olur. Atatürk de zamanında çevresine duyarlı olmuş, çevresindeki olayları gözlemlemiş ve vatan duygusuyla gözlemlerini yorumlayarak kendi fikirlerini oluşturmuştur

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!

Sevgili okurlarımız, takipçilerimiz;      Ben, milletin faydasını, ulusun yüce değerlerinin aşağılandığı, dokunulmazların dillerde dolaştığı bu devirde tüm Türk ülkelerinin birlik ve refahını gözeten bir grubun üyesi olarak sizlere bu daveti iletiyorum.      Bundan bir asır önce Türk milletinin komutasını eline alan Selanikli Mustafa Kemal Paşa milletin bağımsızlığını kazanmak için uzun bir mücadeleye çıkmıştı. Yanında Türk milletinin öz evlatlarından başka kurmayı, milletin kalan son kuruşundan başka sermayesi yoktu. Asırlarca milletin başarılarını kendisine mal eden bir zihniyet devletin tüm yapılarını ele geçirmişti. Mustafa Kemal önderliğindeki Türk milleti bu zihniyetin devrinin geçtiğini ancak İngiliz Donanmasını İstanbul’da, Fransız bayraklarını Maraş Kalesinde görünce anlamıştı. Bundan önce memleketin bilimini, kültürünü, parasını, hammaddesini sömüren bu devletler artık gözlerini milletin kalan son topraklarına Anadolu’ya dikmişti. Asırlarca bağımsızlığına düşkün bir biçimde y

Üç Tarz-ı Siyaset ve Yusuf Akçura Üzerine

  Öncelikle Yusuf Akçura’yı tanımalıyız. Altta kısa biyografisi verilmiştir.   Yusuf Akçura, 1876’da fabrikatör Hasan Bey ve Yunusoğlularından Bibi Kamer Hatun’un oğlu olarak doğdu. Babasını iki yaşındayken kaybetti. Babası bir fabrikatördü, zengin ve soylu bir aileye mensuptu. Ancak annesi bu zenginliği iyi kullanamamıştı. Kazan’dan çok uzaklardaki İstanbul’a yedi yaşındayken annesiyle geldi. Buraya geldiğinde üvey babasının (Osman Bey) onu askerliğe telkin ettiğini görürüz. Yusuf Akçura, Kuleli Askerî Lisesi ve Harp Okulu ’nda eğitim aldı. Bu eğitimleri sırasında Necip Asım, Veled Çelebi gibi isimlerin Türkçülük fikrinden etkilenir. Ancak amcası İbrahim Akçura ve eniştesi İsmail Gaspıralı ’nın İstanbul’a gelene kadar ona derin bir Türk bilinci aşılamış olması da muhtemeldir. Özellikle de amcası İbrahim Akçura ’nın geniş bir kütüphanesi ve Türkiyat sahasında bilgili bir kimse olduğunu, yeğenine de bu görüşlerini dil ve kültür sahalarında aktarmış olduğunu göz önünde bulundurmak ge

Gökbayrak ''Özel'': KKTC

Resim
  Kıbrıs Adası, Anadolu’nun Güney açıklarında var olan ve bu coğrafi yakınlığından değil barındırdığı Türk nüfus nedeniyle önemli bir bölgedir. Anadolu’nun Güney açıklarındaki adada tahminlere göre 382.230 KKTC vatandaşı bulunmaktadır. Barındırdığı bu Türk nüfus KKTC’yi, Türkiye’nin nazarında önemli bir konuma getirmektedir.                     Kıbrıs Adası tarihte; Venedik, Osmanlı, İngiliz ve ortak otonom idarelerle yönetilmiş ve yönetilmeye çalışmıştır . Dünkü Kıbrıs:                Kıbrıs’ın bugünkü problemleri dünün mirasıdır. İngilizlerin bölgeden çekilmesiyle kurulan ve hayli gülünç olan Kıbrıs Cumhuriyet’inin kuruluşundan sancılıdır. Daha İngilizler adadan çekilmeden, 1931’in Ekim ayında, kendileriyle aynı dinden olan İngilizlere karşı Rumlar ayaklanmış. Ayaklanma nedenleri ENOSİS (Yunanistan’a bağlanma) hayalidir . İngilizler de bu isyancıları tespit ederek haklı cezalar vermek yerine adadaki her iki milleti de cezalandırmış, Türkler bir suçları olmadığı cezalandırılm