Matthias Alexander Castrén
Turancılığın ve Türk Irkçılığının ilk önderi olan Matthias Alexander Castrén'in Türkiye'de okunup anlaşılması bizim için çok önemli olduğundan Matthias Alexander Castrén'i tanıtma amacı edindik. Kısaca kendisinden bahsetmemiz gerekirse tüm Türkçülerin ve Turancıların fikir babasıdır. Türkçü kimse bilmese dahi Türkçülüğü dirilten ve yücelten kişidir Matthias Alexander Castrén. Tanrı Türk'ü korusun ve yüceltsin. İyi okumalar dileriz.
Ön Tanıtım
Matthias Alexander Castrén 2 Aralık 1813'de Tervola Finlandiya'da doğmuştur ve 7 Mayıs 1852'de Finlandiya'da 38 yaşında iken vefat etmiştir. (Ana Britannica, 7/309-310) Kendisi Ural-Altay Dilailesi'nin -tam anlamıyla- ilk araştırmacısıdır ve Turancılık fikrini diriltmiştir. Turan'ın ırk temelli olması gerektiğini düşünerek hareket etmiş ve dil araştırmalarını bu yönde yapmıştır. Her ne kadar anlatılmasa da -kendisi araştırmalarında- Turan fikrine yalnızca Türkleri almaktadır.(Ana Britannica, 7/309-310) Finlandiya'da hâlâ görüşleri büyük ölçüde benimsenmektedir. (Ana Britannica, 7/309-310)
Kısa Biyografisi
Finlandiya, Tervola 1813 doğumludur. Babası Christian Ericsson Castrén'dir ve annesi Susanna Sofia Esaiasdotter Fellman'dır. Kardeşleri Erik Kristian Christiansson Castrén; Esaias Castrén; Mathias Alric Castrén; Esajas Castrén; Jakob Albert Castrén; Katarina Elisabet Castrén; Brukspatron Johan Abram Castrén; Isak August Castrén; Zacharias Henric Castrén; Nils Zachris Christiansson Castrén; Samuel Castrén ve Zachris Castrén'dir.* 11 kardeşi vardır. Babası Christian Ericsson Castrén rahip olup oğlunu da rahip olması için okutmuştur. (Hakkinen, s. 103) M. A. Castrén ise akademide öğretmeni nedeniyle Fin diline merak salmıştır ve Fin dili ile ilgili çalışmaya başlamıştır. Bu çalışmaları kendisini Sibirya'ya atmasına neden olmuştur. Finceyi incelerken Ugor ailesini kuramlaştırmıştır ve kanıtlarını bulmuştur. Daha da ileri giderek Ural-Altay Dilailesini kuramlaştırmıştır ve kanıtlarını ortaya koymuştur. O zamanlar Finlerin üstünde olan Rus baskısını milliyetçilik ve de bilimle kırmak isteyen Fin aydınlar Castrén'in tüm çalışmalarını heyecanla karşılamışlardır. Yaptığı her çalışmasında yeni bir kanıt keşfetmiştir. 1851 yılında Fin Dili ve Edebiyatı kürsüsü başkanı olmuştur. (Ana Britannica, 7/309-310) Kürsü başkanlığından sonra Helsinki Üniversitesinde rektörlük görevini yerine getirmiştir. (Ana Britannica, 7/309-310)
Eserleri
Eserlerinin her biri ayrıca değerli olan Sayın M. A. Castrén'in bildiğimiz eserleri şunlardır:
- De Affixis Personalibus Linguarum Aitaicarum (Altay Dillerindeki Şahıs Ekleri Üzerine) [1850]
- Grundzüge Einer Tungusischen Sprachlehre (Tunguz Dili Gramerinin Ana Hatları) [1856]
- Versuch Einer Burjatischen Sprachlehre (Buryat Dili Grameri Denemesi) [1857]
- Versuch Einer Koibalischen Und Karagassischen Sprachlehre (Koybalca ve Karagasça Grameri Denemesi) [1857]
Kendisinden Önce "Turan" ve Turancılık (Türklük Kavramı)
Avrupa'da "Turan" sözcüğü eskiden günümüze kıyasla daha çok tercih edilmiştir. Önceden tüm Türkleri birleştirme amacı güdenlere "Pan-Turanist" denirdi ve bu kavram tüm Ural-Altay'ı temsil ederdi.* Her Avrupa'lı ve her Türk için Ural-Altay Ailesinin tamamını kapsayan "Turan" terimi artık çarpıtılmaya başlanmıştır.
M. A. Castrén Turancılık fikrini çok genç yaşta kendisi için oluşturmuş ve benimsemiştir. Ancak bu benimseme hiç varolmayan bir mevcudan mürekkep değildir. Kendisinden önce de Ural-Altay fikrine benzer fikirler ve kavramlar ortaya atılmaktaydı. Örneğin; İbn-i Rüşt'ün ve Gardizi'nin anlatımlarıyla günümüze gelen, orijinal kitabı kayıp olan Buharalı Ceyhani’nin gözlemlerinde Macarlar Türk olarak anlatılmaktadır. (Laszlo Gyula, The Magyars, s.193-196; C. A. MacArtney, The Magyars in the Ninth Century, s. 206-209; Ramazan Şeşen, İslâm Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, s. 132) Turan kavramı Aryan, Sami veya Slav olmayanları tanımlamak için ilk defa 1847 yılında Bunsen tarafından kullanılmıştır. (Turani Nepek, “Uj İdök” Lexikona, c. 12, s. 5934) Bunsen'den sonra Fredrich Max Müller Avrupa'da bu kuramı ünlü kılmıştır.(F. Max Müller, The Science of Language, c. 1, s. 333) Belli başlı Turan çalışmaları elbette M. A. Castrén'i etkiledi. Kendisi ise bu çalışmaları geliştirerek daha da bilimsel bir hâl almasını sağladı. Örneğin Altay dil tasnifi kendisine aittir. (Hasan Eren, Türklük Bilimi Sözlüğü, 1.Yabancı Türkologlar, s.126-130)
Kendisinden Sonra "Turan" ve Turancılık (Türklük Kavramı)
Kendisinden sonra gelişen Turancılık çok uzunca yazılıp çizilebilecek destansı bir yaşantı olduğundan kısaca olanlardan ve önemli etkilerinden bahsedip konuyu yakın zamanda yazacağımız serilerimize bırakacağım.
Etkilediği en önemli isimlerden biri Vilhelm Thomsen'dir. Thomsen Bey, Orhun Yazıtlarını çözen kişidir. Eğer bugün Göktürkçeden bahsedebiliyorsak Thomsen Bey sayesindedir. Kriptografi dalına ciddi katkıları bulunan Thomsen Bey M. A. Castrén'in çalışmalarından yola çıkarak çalışmalarını yürütmüştür. Alan Turing gibi kriptografistleri etkileyen kişilerin ortaya çıkmasını sağlayan kişi yine Castrén ve Thomsen Bey'lerdir. Alan Turing ise bugünkü bilgisayarların atasını yapan kimsedir. Türkçülük ile alâkası yok diye düşünmeyin, önemlerini hatırlatmak için yazma gereksinimi duydum.
Turan Cemiyeti Castrén'den alınan ilham ve ülkü ile kurulmuştur. Türkçü Macarların kurdukları Türkoloji Enstitüsü dünyanın ilk Türkoloji enstitüsüdür (1870). Turancılık fikri birçok kimse tarafından benimsenmiştir. Türkçülüğün gelişimi birtakım değişimlerle olmuştur. Örneğin Ömer Seyfettin de Turancıdır ancak "Turan Devleti" adlı eserinde Arap ve Fars din kardeşlerinin İngilizler tarafından kurtarılması gerektiğini yazar. Kısacası hiçbir zaman aşırı sert, sorgulanamaz ve taşkafa bir Turancılık yoktur. Ana hatları bozulmamak ve bilimdışı olmamak kaydıyla isteyen kişi istediği gibi bir Turancılığa sahip olabilir. Türk'ün seçimi Türklükten çıkmadıkça sorun yaşatmaz.
Doğum günün kutlu olsun Kutlu Atam.
Yorumlar
Yorum Gönder