Gökbayrak ''Özel'': KKTC
Kıbrıs Adası, Anadolu’nun Güney
açıklarında var olan ve bu coğrafi yakınlığından değil barındırdığı Türk
nüfus nedeniyle önemli bir bölgedir. Anadolu’nun Güney açıklarındaki
adada tahminlere göre 382.230 KKTC vatandaşı bulunmaktadır. Barındırdığı bu
Türk nüfus KKTC’yi, Türkiye’nin nazarında önemli bir konuma getirmektedir.
Kıbrıs Adası tarihte; Venedik, Osmanlı, İngiliz ve ortak otonom idarelerle yönetilmiş ve yönetilmeye çalışmıştır.
Dünkü Kıbrıs:
Kıbrıs’ın bugünkü problemleri dünün mirasıdır. İngilizlerin bölgeden çekilmesiyle kurulan ve hayli gülünç olan Kıbrıs Cumhuriyet’inin kuruluşundan sancılıdır. Daha İngilizler adadan çekilmeden, 1931’in Ekim ayında, kendileriyle aynı dinden olan İngilizlere karşı Rumlar ayaklanmış. Ayaklanma nedenleri ENOSİS (Yunanistan’a bağlanma) hayalidir. İngilizler de bu isyancıları tespit ederek haklı cezalar vermek yerine adadaki her iki milleti de cezalandırmış, Türkler bir suçları olmadığı cezalandırılmıştır… Adadaki Türk’ler ENOSİS’e karşı olduklarını bildirdikleri halde… Fakat Rumlara verilen cezalar aynen onlara da tatbik edilmişti.
DR. FAZIL KÜÇÜK
Bakıldığı zaman, Kıbrıs’ta nüfus Rumlardan yanadır. Nüfusun sadece %18.3’ü Türk’tür. Kıbrıs Cumhuriyet’inin kuruluş aşamasında da buna istinaden Rum cumhurbaşkanı, Türk yardımcı fikri kabul edilmiştir. Yunan Cuntasının Kıbrıs’taki uzantısı farklı bir tür Enosis planı olan Akritos planı gereğince teröre başvurdular.
1960’ta Kıbrıs Rum Polisinin de içinde bulunduğu
‘’Kanlı Noel’’ olayları vuku buldu. 364 Kıbrıs Türk’ünün yaşamını yitirdiği
ve uzun süre hatıralarda acı bir mısra olan kalan Nihat İlhan’ın eşi ve
çocuklarının evlerinin banyosunda vahşice katledildiği ‘’Kanlı Noel’’…
Daha sonra azgınlaşan Rumların
hükümetinden çekilen Türk tarafı zor durumda bırakılmıştı. Rumları hareketleri Kıbrıs
Cumhuriyet’inin yapısı değiştirildi, Türklerin gıda ve seyahat yolları
Rumlar tarafından sınırlandırıldı, temel ihtiyaç malzemeleri de bu
sınırlandırmalara dahil. 1967 yılında artık git gide gerginleşen ortam da
Türkiye, adadaki Türkleri korumak için adaya çıkarma yapma tehdidi pek de
parlak bir etki göstermedi. Ancak bazı Yunan Birlikleri ve EOKA Liderlerinden
Georgios Grivas’ın adadan ayrılması ve Türklerin sınırlandırmalarının
bazılarının kaldırılmasıyla ortam yumuşadı. Pamuk ipliği…
Adanın
garantörlerinden, Yunanistan’daki darbenin Kıbrıs’taki tecellisi olan Nikos
Sampson, 18 Temmuz 1974’te ‘’Kıbrıs Helen Cumhuriyetini’’ ilan etti.
19
Temmuz 1974’te ise Kıbrıs’a, ‘’Barış Harekâtı’’ için izin verildi. 20
Temmuz’da sabah saatlerinde havadan ve denizden çıkarmalar yapıldı. Hazırlıklar
önceden tamamlanmış, Kuvay-ı Milliye’nin Kıbrıs’ta vücuda gelmiş hali
olan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)’nın eğitimli ve TSK tarafından
eğitilmişti. Pakistan, İran ve Libya’dan da askeri ve sıhhi malzeme tedarik
edilmişti. TMT mücahitleri ve TSK Kuvvetlerinin ortak hareketleri ile adanın
birçok bölgesi ele geçirildi.
25
Temmuz’da, altı gün sürecek olan I. Cenevre Konferansı başladı. 30 Temmuz’da
ise son buldu. Kıbrıs’ta, iki alt yönetim kabulü ile sona erdi. İkinci
konferansa kadar Rum Kuvvetlerinin Türk Köylerinden çekilmesi gerekiyordu.
Ancak Rumlar çekilmek bir yana dursun Türkleri esir alıyor, Türk bölgeleri
kuşatma altına alıyordu. Rumlar, ağır işleyen bu bürokratik görüşmelerde güç
kazanmaya çalışıyordu. En son Türk tarafının, ‘’federatif devlet’’ önerisi
reddedildi. Türk Hükümeti ise daha fazla soykırım yaşanmasın diye harekata
devam etti. 14 Ağustos’ta başlayan harekât 17 Ağustos’a sürdü. Adanın %38’i ele
geçirildi.
Burada
bahsetmemiz gereken başka bir konu da EOKA partizanlarınca öldürülen 126
kişi, tecavüze uğrayan kızlarımız, Taşkent’te öldürülen 89
kişidir. Bunlar BM’ce kabul edilen bazı rakamlardır…
Kıbrıs’ın Bugünü:
Anadolu’nun ‘’kayıp vilayeti’’ Kıbrıs’ta, Kuvay-ı Milliye’nin bir unsuru olan Türk Mukavemet Teşkilatı’na ulusal kanallardan ‘’yarı gayrı resmi’’ unsur diye nitelenecek kadar ‘’unutulmuştur’’!
Bu ağır ithamların sahiplerine sormak gerekir:
1)
Atatürk, hayatta olsa Türk ve Rum katili EOKA ve
ENOSİS’i mi desteklerdi yoksa Volkan ve TMT’yi mi desteklerdi?
2)
Kuvay-ı Milliye, milli bir direniş ruhunun
ürünüyken, Rum soykırım hareketlerine Türk’e yaraşır bir şekilde mücadele
yürütmüşken nasıl milli olmaz?
3)
Kıbrıs’ta tecavüze uğrayan mazlumlar, öldürülen
masumların kanını elinde tutanlar çok mu resmi idiler?
Eğer bir mesele de iki taraf
da haklıysa çıkar yol savaştır. Romantizme gerek yok. Ki, Türk’ün düşmanı
olmak da şanstır. Savaşımızın bir şerefi, şanı vardır bizim.
Biz, tecavüz etmeyiz!
Biz, mazlumlara silah
doğrultmayız!
Adaya çıkan Türk Kuvvetleri, destekleri
ırklarına bakmaksızın dağıtmıştır. Çünkü biz Kıbrıs’a emperyalist hedefler
için çıkmış değil; Rum Polisinin, Rum askerine ateş ettiği yerde ‘’Barış’’
harekâtına girişmiştik.
Ahlaksızlık, Atatürkçülük
perdesiyle örtülemez.
Bu ortamda varlığı Kıbrıs
Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na dönüştürülmüş Türk Mukavemet Teşkilatı’na ve
üyelerine, mücahitlerine saygı bir borcumuzdur!
Rozetinde, Atatürk döneminde de
görülmüş olan ‘’Bozkurt’’ bulunan TMT emin olun ki Atatürk’ü pazarlayan
yazarlardan da, Atatürk’ün heybetli gölgesine sığınarak -o da dahil-
Türk milletine alçaklık yapanlardan da daha Atatürkçüdür.
Bu ve benzeri açıklamaların
gölgesinde Kıbrıs’ın geleceğinden, yarınından bahsedilemez!
‘’Hacının, hocanın dediğine
değil, Atatürk’ün sözlerine kulak verin.’’
-Rauf Denktaş
''Babatürk'' Rauf Denktaş
-Altay
Yorumlar
Yorum Gönder