Devletin İnsanları-1: Selanikli Yetim Mustafa
Ali Rıza Bey ve Zübeyde Hanım’ın oğlu olan Mustafa’nın nasıl bir gençlik geçirdiği herkesin malumudur. Ancak yetim Mustafa’nın çocukluğu ne kadar biliniyor? Yaşadığı zorlukların onu nasıl etkilendiği konusunda tek bir çalışma var mı? ‘’Devletin İnsanları’’ serisinde devlet adamlarının da insan olduğu ve nihayetinde hatalar yapabileceklerini anlatmayı hedefliyoruz. Bende bu yazı da Selanikli Mustafa’yı yazmak ve anmak istedim.
1881’de kış aylarında Zübeyde Hanım Mustafa’yı Dünya'ya getirdi. Bu
sırada babası Ali Rıza Efendi kereste ticareti ile uğraşıyordu. Zübeyde Hanım
ise psikolojik bunalımların içindeydi. Mustafa’dan önceki oğlu Ahmet ve Ömer
hayata veda etmiş, Ahmet’in naaşını vahşi hayvanlar yemişti. Ali Rıza
Efendi’nin ise geçmişi o kadar rahat değildi. Okur yazar olan Ali Rıza Efendi
Rumlar tarafından kaçırılmış belirli fidye karşılığında serbest bırakılmıştı.
Papaz Köprüsü ya da Çayağzı denilen bölgeden çıkarak Selanik’e yerleşmişlerdi.
Burada da kereste ticareti ile uğraşmıştı. Hepimizin bildiği o pembe evi burada
yaptırıldı. Ahmet Subaşı Mahallesi, Selanik, Osmanlı İmparatorluğu.
Evlendikleri tarih ise tartışmalıdır. İhtimaller arasında 1870-71, 1876 gibi
tarihler bulunmaktadır.
Mustafa’nın doğum günü sürekli tartışılmıştır. Kendisine
sorulan doğum günü sorusuna, ‘’Niçin 19 Mayıs olmasın?’’ cevabını vermişti.
Fatma, Ömer ve Ahmet’ten sonra doğan bu çocuğun adı ‘’Seçilmiş’’ anlamına gelen
‘’Mustafa’’ konuldu. İsmini babası Ali Rıza Efendi koymuştu.
Büyüyen ve gelişen Mustafa önce annesinin ısrarı üzerine
geleneksel eğitim veren Mahalle Mektebine yazdırıldı. Daha sonra ise modern
eğitim veren Şemsi Efendi Mektebine yazdırıldı. Bu en tatlı tartışmanın okul
olduğu mutluluk devri kısa sürdü. Mustafa, yedi-sekiz yaşlarında babasını
kaybetti. Ali Rıza Efendi’nin ölümüyle Zübeyde Hanım’ın da morali bozulmuştu.
Ayrıca ekonomik şartlar zordu. Selanik’te yaşamaya devam edemediler. Dayısı
Hüseyin Bey’in Langaza yakınlarındaki Rapla Köyünde kahyalık yaptığı çiftliğe
gittiler. Burada beş ay kadar kaldılar. Daha sonra da Zübeyde Hanım, Selanik
Gümrükleri Başmüdürü Ragıp Efendi ile evlendi…
Langaza’da Mustafa’nın eğitimi durdu. Fakat Zübeyde Hanım
buna dayanamadı oğlunu Selanik’teki Hacı Şükrü Efendi Mülkiye Rüştiye’sine
yazdırdı. Fakat Mustafa’nın burada da durmaya niyeti yoktu. O asker olmak
istiyordu. Komşuları aracılığıyla annesinden habersiz olarak girdiği Selanik
Askeri Rüştiyesini kazandı. Ücretsiz ve yatılı olarak okuyordu.
Mustafa, Langaza’da ailenin erkeği idi. Annesinin Ragıp
Efendi ile yaptığı evliliği ise babasının hatırasına saygı gösterilmediğini
düşündü. Zaten daha sonrasında mesleği gereği annesini 1922’de görebildi.
Annesi Zübeyde Hanım ise 1923’te İzmir’de vefat edecekti.
Selanikli yetim Mustafa’nın askeri okulda günlüğüne düştüğü
notlardan birisi de şudur, ‘’Para harcamayı azaltmalıyım. Zaten az…’’
İşte o Selanik’li yetim Mustafa, Derne Kuvvetler Komutanı
oldu, Selanik Redif Fırkasının Kurmay Başkanlığını, Hareket Ordusu’nun Kurmay
Başkanlığını yaptı. Bahr-i Sefit Boğazı Kuvayi Mürettebesi Harekat Şube
Müdürlüğü yürüttü. Osmanlı İmparatorluğunun Sofya Askeri Ataşemiliterliği’ni
yaptı. Anafartalar Grup Komutanı, 16. Kolordu Komutanı, 2. Ordu Komutanı, 7.
Ordu Komutanlığına getirildi. T.B.M.M Orduları Başkomutanı, Heyet-i Temsiliye
Başkanı, İcra Vekilleri Heyeti Başkanı oldu. İşte o fazla para harcamaktan
çekinen Selanikli yetim Mustafa çıkıp Bitlis’i kurtardı, Filistin’de, Derne’de,
Balkanlar’da, Anadolu’da çatıştı, yaralar aldı, gözünü kaybetme ihtimaline
karşılık Derne’de, Kütahya’da kalbine isabet mermiyi babasından kalan saatin
kurtarmasına rağmen devam ederek bu ülkeyi kurdu. Davasından dönerek değil,
savaşarak kurdu! İngilizlerden rüşvet teklifi almasına rağmen paraya tamah
etmeden çalışarak, didinerek kurdu. Birkaç dalkavuğun sözüne bakarak koskoca
bir Gazi’yi, Halaskar’ı, Türk’ün son ve gerçek başbuğunu yok mu sayacağız?
Siyasetçiler ve birtakım dönekler kendilerine yüce sıfatlar takarak tarihin
gerçeğini değiştirmek niyetinde ise de değiştirilemez!
Türk nefes aldığı her an Başbuğ Mustafa Kemal’i anlamak ve anmak zorundadır, onun
yüce hatırasına saygıyla…
‘’Benim yaratılışımda bir fevkaladelik varsa, o da Türk
olarak Dünya’ya gelmemdir.’’
Başbuğ Mustafa Kemal
Kaynaklar:
Uca, A. (2006). ‘’Atatürk’ün Doğumu Ve
Çocukluk Yılları (1881-1893)’’. A.Ü Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı:31,
Erzurum.
Çocukluk Yılları-Millî Eğitim Bakanlığı. www.meb.gov.tr
Eğitim Hayatı- Millî Savunma Bakanlığı Üniversitesi,
Kara Harp Okulu. https://kho.msu.edu.tr/hakkinda/harbiyeli_ataturk/ogrenim_hayati.html
Yorumlar
Yorum Gönder