PORTRE 4: ‘’Bozkırın Altın Adamı’’ Emir Timur
Biz ki Melik-i Turan, Emir-i Türkistan'ız, biz ki Türk
oğlu Türk'üz; biz ki milletlerin en kadimi ve en ulusu Türk'ün başbuğuyuz!
-Emir Timur
Türkler olarak yirmi yedi asırlık
geniş bir tarihe sahibiz. Yani beşinci yüzyılın sonunda kurulan Frank
Krallığından, onuncu yüzyılın ortalarında kurulan İngiltere’den daha
eski bir tarihi mirastan bahsediyoruz. Bir başka tabirle Göktürkler, 8.
Yyda Orhun Kitabelerini dikerken ortada İngilizler yoktu. Attila,
beş yıl içerisinde önce Doğu sonra Batı Roma’yı ezerken ortada bir Fransa
yoktu. Tarihsel derinliği bu denli yüksek olan bir milletiz. Bazen doğuda bazen
batıda, bazen Sibirya’da, bazen Mısır’da görülmüş bir
milletten bahsediyoruz… Bununla övünüyoruz da! Modern askeri sistemlerin mucidi
Mete Han, Çin İmparatorluk sarayını kırk arkadaşıyla basan Kür Şad
ile, Papa’ya diz çöktüren ‘’Tanrı Ares’in kılıcı’’ Attila, Roma ordusunu
Malazgirt’te yenen Alparslan, Havan Topunun mucidi Fatih Sultan
Mehmet, Mohaç Ovası’nda Macar Ordusu ve Krallığını iki saatte tarihe gömen Kanuni,
babası Yavuz Sultan Selim’in Doğu fetihleriyle övünüyoruz.
Bilinçsizlikten dolayı çoğu zaman tarihi kadromuza dahil etmediğimiz Çingiz
Handan sonra bir isim daha var; babasından toprak ve ordu
devralmamış, gösterişli unvanlarla donatılmamış, cafcaflı saraylarda büyümemiş
bir lider… Emir Temür!
Fransızların ünlü hükümdarı
Napolyon Bonapart, doksan yaşındaki Cezzar Ahmet Paşa’ya Akka’da yenildi,
fakat Timur asla yenilmedi. Timur, ‘’yönetenlerin ve yönetilenlerin
hükümdarıdır’’.
Kaynaklara göre 8-9 Nisan 1336’da
Şehrisebz yakınlarındaki Hoca Ilgar Köyünde dünyaya geldi. Babası
Barlas beği Turagay, annesi Tekina (Tekira’da dendiği görülür)
Hatun’dur. Soyu efsanevi Alangoya’ya dayanır. Dolayısıyla Çingiz ile
aynı soydan gelir.
Hükümdarlığı:
Timur’un
doğduğu sırada Çağatay Hanlığı çökmek üzereydi. Hakimiyet Cengizoğullarında
görünse de aslında yerel beylerin elinde idi. Cengiz’in ülüşünde Batı
taraflar Çağatay’a verilmişti. Burada hüküm Barlas ve Celayirlilerden
ziyade Karunaslarda idi. Çağatay ve Moğollar arasındaki savaşlara
katılan ve pragmatist bir yaklaşımla fayda gördüğü insanlarla akrabalık ve
ittifak bağları kuran, sık sık saf değiştiren bir Timur tablosu bizi burada
karşılıyor.
İlk
olarak Tuğluk Emir Timur (1329-1369)’un, 1360’taki Maveraünnehr
Bölgesine gelişiyle onun hizmetine girdi. Bu hareketi ona Keş ve
civarını kazandırdı, tanınırlık ve resmi ‘’Bendelik’’ sıfatı
kazandırdı. Timur, ilk siyasi ittifakını da bölgesel bir güç olan Emir
Hüseyin ile kurdu. Belh ve Horasan civarında söz sahibi olan
Emir Hüseyin’in kız kardeşi Aliye Türkanağa ile de evlendi.
Timur’un,
Tuğluk Timur’a bağlılığı fazla sürmedi. Bölgedeki boyların bir isyanı sonucu
oğlu İlyas Hoca Oğlan’ı bölgeye vali tayin eden Tuğluk Timur, oğluna atabey olarak
Emir Begicek’i atadı, Timur ise hizmetine verilmişti. Timur bu makama razı
olmadı. Timur ve Emir Hüseyin o andan sonra kaçmaya başladılar. Kuzey
taraflarda haraç, yol kesme, paralı askerlik yaptılar. 1362 senesinde ise
Türkmenler tarafından yakalandılar ve hapsedildiler. Serbest bırakıldıktan
sonra Sistan Hâkimi Melik Fahreddin’in yardım talebine olumlu yanıt verdi,
Sistan’a iki bin adamıyla gitti. Fakat Melik Fahreddin ona verdiği vaatleri
yerine getirmiyordu. Timur geri dönmek istedi. Yolu Sistanlılar tarafından
kesildi. Yapılan çarpışmalarda sağ eline ok isabet etti.
Tarih sahnesine ilk defa yirmi
dört yaşında çıkan büyük hükümdar tekrar Maveranünnehr’e geldi. Kendi
oluşturduğu taktiklerle uzun soluklu bir mücadeleden sonra Tirmiz, Belh,
Semerkant ve Şehrisebz’i ele geçirdi. Maveranünnehri ele geçirdikten sonra
toplanan kurultayda Tuva Han’ın oğlu Kubilşah Oğlan’ı ‘’Han’’ ilan
ettiler. 1365 yılında İlyas Hoca’nın Maveranünnehr’e tekrar saldırdı. Taşkent
civarında yapılan savaşta Timur zafere çok yaklaştı. Emir Hüseyin’e kendi
adamlarıyla saldırması için direktif verdi. Emir Hüseyin ise saldırmadı.
Moğollar güçleri bu kritik hatayı değerlendirdi ve on bin insanı kılıçtan
geçirdiler. Emir Hüseyin ve Timur ise Ceyhun Nehrinden güneye kaçtılar.
Emir Hüseyin’in o anki geri
duruşu Timur için bir ihanetti. Emir Hüseyin, ‘’Mir Çarpışması’’ adı verilen bu
savaştaki kayıpları için Timur ve emirleri için af vergisi istedi. İstediği
miktar çok yüksekti. Timur atlarını, eşi ve Emir Hüseyin’in de kardeşi olan
Türkan Ağa’da aile yadigarı küpelerini sattı.
Mir Çarpışması sonrası
Semerkant’taki yerel Tacik hükümetini yıktılar. Bu zaferi kutlarken Aliye
Türkanağa’nın ölüm haberi iki emir arasındaki son köprünün de yıkıldığının
habercisiydi.
Timur, 1370’te Emir Hüseyin’in
başkenti Belh’e saldırdı, yendi, ordusunu dağıttı. Emir Hüseyin ona teslim
edildi. Onun öldürülmesini kendisi ilk ağızdan emretmedi, ancak husumetlisi
Keyhüsrev’in onu öldürmesine engel olmadı. 9 Nisan 1370’te, kurultay izni ile ‘’Çağatay
Hükümdarı’’ olarak taç giydi. Maktul Emir Hüseyin’in karısı dul Saraymülk
Hatun ile evlendi. Bu sayede Çingiz soyuna damat oldu. Bu evlilik
ile ‘’Küregen’’ unvanını kazandı ve Cihangir ile kullanmaya
başladı. İslam ülkelerinde meşruiyet kaynağı olan Cuma hutbelerinde kendine ‘’Timur
Gurgan’’ dedirtti.
En büyük hedefi olan Cengiz
İmparatorluğu sınırlarına kavuşmaktı. Bu sebeplerle de ilk olarak Harezm’e
sefer düzenledi. Suyugatmış Han’ı hükümdar ilan etti. Bu hamlesiyle Çağataylar adına söz sahibi oldu. Tabii ki de o ‘’yönetilenin de yönetilenin de
hükümdarıydı’’
Timur ilk olarak Hüseyin Sofi’ye elçi yollayarak Hive ve Kat şehirlerini istedi. Cengiz ülüşüne göre bu şehirler Çağatay’a bırakılmıştı. Hüseyin Sofi ise ‘’kılıçla alınan kılıçla verilir’’ düsturuyla bir yanıt verdi. Bunun üzerine Timur harekete geçti. 1371 yılında sefere çıktı. Son elçi olarak yolladığı Mevlâna Keşşi’nin de hapsettirilmesiyle Harezm’i kuşattı ve Kat’ı fethetti. Hüseyin Sofi kahrından öldü yerine kardeşi Yusuf Sofi geçti, Yusuf Sofi ile anlaşıldı ve itaate alındı. Ayrıca kızını (Süyün Bek) Mirza Cihangir’e vereceğini söyledi. Sözlerini tutmakta ağır davranması üzerine Timur sefere hazırlıklarına başladı. Yusuf Sofi, çeyiz hazırladığını bundan geç kaldığını öne sürdü. 1374 yılında Süyün Bek’i Semerkant’a yolladı. Beş yıl sonra ise Timur’un doğuda olmasını fırsat bilerek Buhara’ya asker sevk etti. Timur, Yusuf Sofi’ye bir elçi yolladı. Yusuf Sofi ise bu elçiyi tutuklattı. Timur, Sofi’nin bulunduğu bölgeyi kuşattı. Üç aylık bir kuşatmadan sonra Yusuf Sofi öldü. Yerine geçen Süleyman Sofi ile anlaşıldı. Timur, 1371-1379 arasında düzenlediği seferlerle bölgeyi kendine bağladı. Altınorda Hükümdarı Toktamış ve Sofi’lerin anne tarafı aynı boydandı (Konguratlar). Süleyman Sofi, daha sonra Altınorda tarafına geçti. Timur ise V. Harezm Seferine çıktı. Harezm’i işgal eden Timur halkı Semerkant’a sürgün etti, Ürgenç’i ise tahrip ettirdi. (1391’de şehri tekrardan imar ettirdi)
Timur’un sonraki hedefi ise parçalı İran’dı. Kert, Serbad, Toga Timur, Muzafferi ve Celayirli gibi bölgesel hanedanlara son verdi.
Bu sırada Toktamış Han (?-1405), Timur’a karşı, Mısır’da bulunan Memluklerle ittifak arayışına girdi. Toktamış, Timur’dan aldığı güçle o tahta ve kudrete erişmişti. Deşt-i Kıpçak’a hâkim olduktan sonra da Harezm’i Timur’dan geri istedi. Ayrıca Timur’la zengin Azerbaycan toprakları için savaştı. Timur’un yokluğunda Timur’un oğlu Ömer Şeyh’i yenerek Maveraünehr’i yağmaladı. 20 Haziran 1391’de yapılan Kunduzca Savaş’ında ise Timur alışagelmişin dışında yedi kola ayırdığı ordusuyla Toktamış’ı yendi.
1393’te Muzafferi Hükümdarı Şah Mansur’u müthiş bir yenilgiye uğrattı. Deşt-i Kıpçak’ta iken Timur’a yüz çeviren bu hükümdar ve hanedanı yok edildi. Ülkesi Şeyh Ömer’e verildi.
Bağdat’taki Celayiroğlu Ahmet Bey’e birtakım hediyeler yollandı ve Timur’a tabii olması istendi. Olumsuz bir yanıt gelince 22 Ağustos 1393’te Bağdat’a hareket etti. Timur’un gücünden korkan Ahmet Bey Mısır’a sığındı. Şehirde Ahmet’ten kalan her şeye el konuldu. Şehirde kelleden kuleler yapıldı.
Timur’un bulunmadığı bir an da Şirvan’ı basan ve halkı kılıçtan geçiren Toktamış’ı kesin olarak ortadan kaldırmak isteyen Timur tüm gazabıyla harekete geçti. 1395’te yapılan savaşta Toktamış’ı yendi; Astrahan, Saray Berke’yi ele geçirmiş, Altınorda’yı güçsüz duruma iterek bölgeden çıkmıştı.
Doğu’ya sefer düzenleyecekken Hindistan’a cihada çıkan Timur. 17 Aralık 1398 günü Delhi Sultanlığını müthiş bir yenilgiye uğrattı. On iki ay bölgede kaldıktan sonra seferini tamamladı ve Semerkant’a döndü.
Oğlu Miranşah’ın hastalığından dolayı Gürcü ve Ermenilere karşı Ön Asya Seferine çıktı. Kışı Karabağ’da geçirerek bu bölgeleri iyice sindirdi.
Timur, Erzincan Beyi Emir Taherten’in şikâyeti üzerine Sivas’ı ele geçirmek üzere yola çıktı. Kaleyi ele geçirdi, 3-4 bin kadar Ermeni’yi gömdürerek öldürdü. Kale beyi Şehzade Mustafa öldürüldü.
Daha sonra Behişti fethedildi. Şahruh’un ricası üzerine şehir bağışlandı.
Antep fethedildi. Halkın bazısı affedildi. Binalar yıkıldı, yerle bir edildi.
30 Ekim 1400’de Halep fethedildi.
1402’de Osmanlılar, Mürtetler Ovasında yenildi. Sultan Beyazid esir edildi.
İzmir iki haftada fethedildi.
Emir Timur ise 1405’te Otrar’da sefere giderken öldü.
Komuta edemediğim 10.000 adamım olacağına, komutam altında olan 10 adamım olmasını tercih ederim.
-Emir Timur
Son Not
Emir Timur, Türk’tür.
Emir Timur, Müslüman’dır.
Ruslar, SSCB Devrinde Stalin’in emriyle 21.06.1941’de büyük komutanın mezarını açtı. Yapılan araştırmalar sonucu Emir Timur’un uzun boylu ve beyaz tenli olduğunu ortaya koymuştur. Bu eski Arap ve Fars kaynaklarındaki Türk tabirine tamamen uygundur.
Öncelikle Emir Timur’un Barlas Beği olması ve Moğol olma meselsi hakkında;
Emir Timur’un büyük dedeleri Cengiz Han’ın büyük dedeleri ile akrabadır. Avrupalı bazı tarihçiler (Barthold ve d’Ohsson) bu iddiayı doğru kabul etmemişlerdir. Fakat Emir Timur’un dünya sahnesine çıkmadan önce kayıtlara geçen bilgilerle uyumaktadır. Örneğin; Reşiddüddin’e ait ‘’Su’ab-i Panggana’’ adlı eserde Emir Timur’un büyük dedeleri Karacar ve oğlu İcel Noyan’ın isimleri, Çağatay Han’ın vezirleri olarak geçer.
Bana kalırsa Emir Timur, tarihin en büyük Türk hükümdarları listesinde ilk üçe girer.
Türk tarihi ne kadar büyükse ayıpları da o kadar büyüktür. Düşünsenize; tarihte hiç yenilmemiş, Çin’den İzmir’e kadar fetihlerde bulunan bir hükümdarsınız. Fransızlar gibi milliyetçiliği dünyaca bilinen bir millet dahi sizin kitaplarınızı 19. Asra kadar askeriyelerde okutacak; ama kendi milletiniz sizin için ‘’Hain’’,’’Köpek’’, ‘’Gavur’’ diyecek… Torunlarınız Hindistan’ı ve Çin’i fethedecek ama siz ‘’Hain’’ olacaksınız… Ne gariptir binlerce yüzyıllık bir tarihe sahip olup; tarihimizi kendi ellerimizle 623 (Altı yüz yirmi üç) yıla indirgememiz… Kardeşlerini öldürmeden, babasını tahttan indirmeden, yenildiği savaş olmayan bir hükümdara saygı duymak ve minnetle anmak bir Türk’ün en asli görevidir. Selam olsun Turan’ın son hükümdarı, Şark’ın ve Garb’ın, Bozkırın ve cümle Türk mülkünün son hakanı Başbuğ Timur’a…
Yorumlar
Yorum Gönder