Değişen Siyasi Konjonktürün Gölgesinde Demografik Değişimler

    Avrupa Ordularının, kalabalık Hun, Osmanlı gibi Türk ordularına ve barbar birçok kabileye mağlup olmasının yegâne sebebi nedir bilir misiniz? Paralı askerler. Askerlik, eline kılıç-kalkan almak, at binmek, zırh kuşanmak değildir. Bir ülkü olmadan vücudunuzu yormak askerlik değil, korsanlıktır. Paralı askerler ellerine kılıç, kalkan verilmiş çiftçilerdir. Savaşın en önemli anında yüreklerinde bir korku kıvılcımı belirirse kaçarlar. Hiçbir güç ne para ne şan ne de makam onları saflarına döndürebilir. Korku insanın kendisine yarattığı en büyük düşmandır. İşte, güzel memleketimizde paralı askerlerin pençesinde… Paralı askerlik sadece eline silah alıp, bir devlet için savaşmak değildir. Bir iktidarın varlığını koruması için, onu şartsız desteklemek için bir yerde kalmak şartıyla varsanız paralı askersinizdir. Buyurun başlayalım; Değişen Siyasi Konjonktürün Gölgesinde Demografik Değişimler.

Türkiye’mizin toprakları her dönem komşularına göre refah seviyesi üstün bir bölge olmuştur. Bunun nedeni hem gelişmişlik hem de konumumuzun bize sağladığı çeşitli avantajlardır. Suriye ve Irak geçmiş dönemde İngiltere ve Fransa’nın birer kolonisi durumdayken daha sonra kapıda bir II. Dünya Savaş’ının görülmesiyle bağımsızlığını kazanmış iki devlettir. Yani halkı bağımsızlık gibi bir ülkü peşinde koşmamıştır. Fakat Irak’ta Şii halkın bir isyanı olmuş, İngilizlerde Muhammed Bin Faysal’ı kral ilan etmişlerdir. Daha sonra ilerleyen dönemlerde Irak Krallığı yıkılmış, 1958’de büyük ve kanlı bir darbe gerçekleşmiş, 1968’de ise Baas Rejimi iktidara gelmiştir. İşte bu siyasi belirsizlik birçok sorunun sebebidir.

1) Piyasalarda dengesiz düşüşler olur.

2) Halkta bıkkınlık ve göç isteği oluşur.

3) Kalifiye insan kıtlığı yaşanır.

4) Bağımsızlığın tehdit altında olması gibi.

Zaten hem Irak hem Suriye demokratik dönemler sadece sözde kalmış, halkın birçok hakkı gasp edilmiştir. Misal şu an iktidarda olan Beşer Esad, babası Hafız Esad’ın ölümüyle iktidara gelmiştir. Esadlar 1970’ten beridir ülkeyi yönetmekteler. Yoğun insan hakkı ihlalleriyle birlikte. Aynı şekil de Irak Hükümetleri de yoğun insan hakkı ihlalleriyle gündeme gelirler. Türkmenlere yapılan zulümler, soykırımlar, bizzat ordu eliyle yapılan katliamlar… Daha neler var acaba bilmediğimiz.


Tüm bunlar Türkiye’ye, canım ülkeme çalışıyor. Arap Baharının etkisiyle başlayan Suriyeli göçleri, doğudan gelen Afgan göçleri, Körfez Savaş’larının etkisiyle gelen Iraklı kürt göçleri… Buyurun bakalım. İktidarda olan Adalet ve Kalkınma Parti’sinin Maltepe ilçe yönetiminde bir Suriyeli mültecinin varlığından bahsetsem şaşırır mısınız? Şaşırmayın! 79,820 Türk vatandaşlığı almış göçmenden sadece birisi. Ya da hazır olun Türkiye topraklarında doğan 405,521 mültecinin varlığına. Türkiye’de çalışma iznine sahip göçmen sayısı 31,185 peki ya şirket sayıları? Eski bakan Pekcan’ın açıklamasına göre (26.02.2019) 15,159 olduğunu söylemişti. Peki bu neye delalet? Bir denetim var mı? Yok efendim. Çünkü bu Suriyeliler’in sadece %3 o haberlere gösterilen Geçici Barınma Merkezlerinde yaşıyor. Aslında Suriyeliler ‘’Geçici Korunma’’ statüsündeler. Şu an 5,634,597 Suriyeli ülkesi dışında. Bunların 3,613,644’ü Türkiye’de, en yakın ülke olan Lübnan’da ise 935,454. Üçte birimiz nispetindeler. Suriyeli asıllılar yani bu 79,820 ne iş yapıyor anlamış değilim. Bu devlet kendi halkına zor bakarken, M.B kasasında eksi hanelerde Dolar varken ne yapacağız bu kadar Suriyeli’yi? Ayrıca bunlar evlilik yoluyla Türk vatandaşı olabilirler de. İşin bir de ahlaki tarafı var. Bu Suriyeliler savaştan kaçmadı mı? Peki bu her yaştan Suriyeli erkek fazlalığı ne? 19-24 yaş aralığında 496,384 Suriyeli var bunların 283,100’ü erkek, 213,284 kadın. 25-29 yaş aralığında 380,915 Suriyeli var, 220,725 erkek, 160,190 kadın. Fazla rakama boğmak istemiyorum savaşa katılabilecek yaş aralığını 18-44 olarak alırsak Türkiye’de bu aralıkta toplam 755,615 Suriyeli erkek var, kadın sayısı 723,043 toplam 2.093,043. Vatanı savunması, özgürlük için savaşması gereken 755,615 Suriyeli Türkiye’de. Tabii burada hiç asker kaçağı, katil, tecavüzcü, hırsız yok. Hepsi masum, savaştan kaçan insanlar yerseniz.   

 Bu kontrolsüzlük öyle bir noktadaki bazı illerde Türk vatandaşından fazla Suriyeli var. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bir sözü var ya hani; ‘’Bir gece ansızın 82 Kerkük, 83 Musul deme hakkının önünde hiçbir güç duramayacaktır.’’ Diyor ya kendisi ona kötü bir haberim var. 79’u her an kaybedebiliriz.

Ayrıca işin bir de demografik yönü var. Türkiye’de doğan bebekler Türk vatandaşı olacak, e anne babaları da… İkinci bir Kurtuluş Savaşı ve akabinde ikinci bir Tehcir yaşanması muhtemel. Tanrı Türkü korusun ve yüceltsin.

İkinci bir konuda Afganlar. Zaten ‘’düdüklü tencere’’ gibi şiştik bu Suriye’lilere patladık, patlayacağız. Son bir yıldır eleğe dönen sınırlarda bir de Afgan belası var. İran bu insanları kendi ülkesinde tutmamak adına otobüs bile vererek bizim sınırlarımıza itiyor. Onlarda büyük bir zevkle sınırdan içeri giriyor. Zaten işsizlik, enflasyon, kur gibi sıkıntılarımızın olduğu şu dönemde bir de göçmen belasıyla uğraşıyoruz. Bu adamlar ‘’Abi savaş var, savaştan kaçıyoruz’’ diyor da karısını, kızını niye orda bırakıyor? Taliban’ın haremlerini bilmiyor değiller herhalde. 

Göçmenlerin vermiş oldukları ortak rahatsızlıklar;

1) İş piyasasında haksız rekabete sebep olmak.

2) Ahlaki unusrları sömürmek.

3) Vicdani unusurları sömürmek.

4) Demografik dengeleri değiştirmek.

5) Siyasi geleceğe hakları olmadıkları halde etki etmek.

6) Çoğunluğu Arap olan bu kimseler ileride Şeriat gibi, ülkenin adının değişmesi gibi isteklerde bulunacaklar. Çünkü burada herkes değer görüyor, herkes konuşuyor.

*Türk hariç, o konuşunca ‘’kan dökücü, faşist’’ oluyor.

Hatırlayın Bursa’da Suriyeli bir genç; ‘’Az kaldı vallahi kafa keseceğim’’ diyordu. İktidarın paralı askerlerine 8,5 yılda harcanan para hükümet kaynaklarına 40 milyar dolar olarak açıklandı. AB kaynaklarının ise üç yılda sadece 3,5 milyar Euro (3,5 milyar dolar) destek verildiği açıklandı. 43,5 milyar doların %92’sini biz, %8’ini AB vermiş oldu böylece. Bir ara Avrupa’yı tehdit etmek için sınır kapıları açıldı giden Suriyeliler gözleri kapalı bir biçimde, koşa koşa gittiler iyi bir Yunan dayağı yiyip döndüler. Yani gönderemiyoruz da!

Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin!

Esen Kalın.

Altaylı

15.07.2021

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üç Tarz-ı Siyaset Işığında Türkçülük Fikri

Gerçekler ve Yalanlar | Atsız ve Atatürk

Türk Olmak Bahsine Dair "Katliam" Girit Türklüğü