Türk'ün Gökbayrağı: Doğu Türkmeneli

 

En büyük yenilgilerden, en büyük zaferlerini çıkarmak bu milletin kaderidir. I. Dünya Savaşı'ndan Türkiye'yi, iklimle yaptığı savaş sonucu Çin'i fethetmesi, daha sonra bir göçten Avrupa’nın tam ortasında Hun sancağını dalgalandırması, tekrardan Türkistan’da dönerek tarihte ilk olacak şekilde ‘’Türk Devletini’’ kurmaları, Türkistan’a sığmayarak ön Asya’ya akması, bu hiç bilmediği coğrafyada Selçuklu sancağını 1040 yılından 1308’e dek dalgalandırması bir mucize değil fıtrat üzere gelen bir özelliktir. ‘’Türk’’ Ziya Gökalp’e göre ‘’teşkilatçı’’ demektir. Bu başarıların hepsi sert disiplinin, sağlam emir-komuta zincirinin eseridir. Atilla’nın, Mete Han’ın, Bumin Kağan’ın, Alparslan’ın ortak özellikleri çok iyi asker oluşlarıdır. Türklüğün biricik şuuru zaten ‘’askerliktir’’, tarihin ilk çağlarından ordusu olan milletler vardır fakat Türkler milleti olan bir ordudur.


Eğer bir hükümdar Türk halkı tarafından kabul görmek istiyorsa büyük askeri başarılar kazanmalıdır.

-Sultan II. Abdülhamid’i o tahtta tutan özellik Osmanlı-Yunanistan Savaşı’ndaki başarısıdır.

-Attila ve ağabeyi Bleda yeğenlerini öldürdükten sonra Hun tahtında oturmuşsa askeri maharetleri ve yaydıkları korku sayesindedir.

-Attila, ağabeyi Bleda’dan sonra o tahtta rahat oturmuşsa askerin ona güveni ve ‘’Yenilmez Attila’’ efsanesindedir.

-Sultan Alparslan, Gürcü seferinden büyük başarılarla döndüğü için askerinin güveni kazandığından Malazgirt gibi savaştan zaferle ayrılmıştır.

-Mesela düşünün Sultan II. Kılıç Arslan’ı. Başkenti İznik’i kaybetmiş, koca bir Haçlı Ordusu topraklarını yararak ilerliyor kendisi kararlı bir şekilde Malatya’dan ayrılarak Eskişehir’e geliyor koca Haçlı Ordusuna saldırıyor. Öyle büyük bir ordu ki Haçlılar ikiye ayrılmışlar. Rivayete göre Kılıç Arslan saldırdığı orduyu esas birlik zannetmiş. Tüm gücüyle ettiği hücumla neredeyse Haçlı Birliğini imha etmeye çok yakınken diğer birlik arkadan saldırınca çekilmiş. Peki ya Sultan II. Kılıç Arslan’ın ordusundaki askerler korkmuyorlar mıydı kendilerinden katlarca büyük bir ordudan? Belki… Ama Kılıç Arslan kendini çoktan kanıtlamıştı 1155’te tahta çıktıktan sonra 1156’ta Maraş’ı fethetmiş, 1157’de Suriye Atabeyi Mahmut Zengi’den Aynıtab’ı (Antep) almıştı.

Atsız Ata’nın da dediği gibi ‘’Zafer hiçbir zaman, mahvolduklarını sananlar tarafından kazanılmaz.’’ Fakat zamanın geçmek, ihtiyatsızlığın baş göstermek gibi kötü huyları vardır. Tarihin asla yazamayacağı birkaç cümle vardır, bunlardan biri de ‘’Timur yenildi!’’ cümlesidir. Gelin görün ki tarihin asla ‘’yenilmedi’’ diye not aldığı Türk’ün bugünkü evlatları çok başka hallerde.


Irak, bugün Ortadoğu’da varlığını sürdüren bir devlettir. Tarihinin büyük kısmını Türk hakimiyeti altında geçirmiş Ortadoğu’da Irak ve çevresinde de Türk izlerini görmek mümkündür. Irak denilen bölgeye Türkler ilk olarak 7. YY’da paralı asker olarak giriş yaptıkları bilinir, Müslüman Araplarsa Irak’a 642 yılında Halife Ömer bin Hattab önderliğinde girmişlerdir. Irak’ın yönetiminin fiili olarak ilk kez Selçuklular devrinde Türklere geçtiği bilinir. Büyük Selçukluların çöküşüyle bölgede Irak ve Suriye’nin de bir kısmını kapsayan Irak Selçuklularının kurulduğunu bildirmek isterim. Bu işin bir de Osmanlı boyutu var. Osmanlılar, Irak ve havalisini Sultan Süleyman devrinde fethetmiştir (1534). (Tabi yukarda belirtmediğim Timuroğulları, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi devreleri de mevcut.)

Esas konumuza dönecek olursak ‘’Türk’ün Gökbayrakları’’ serimizde sizlere Türk’ün gök bayrağının dalgalandığı, göze ırak kalan diyarlardaki Türk yurtlarını anlatıyoruz. Bu uzun giriş kısmının ardından Irak’taki Türk varlığına gelebiliriz.


Gözden Irak Memleketimiz ve Gönülden Irak Kardeşlerimiz;

Irak’taki Türkmen Varlığı

Irak’a üç büyük Türk göçü olmuştur. Paralı askerlik için gelen Buhara Türkleri, Selçuklu Devrinde alt Selçuklu devleti olan Irak Selçuklu devrinde ve en son Osmanlı devrinde. Göçlerin en büyüğü yaklaşık dört asır bölgeye hükmeden Osmanlı devrine tekabül etmekte. Osmanlılar Batı ile uğraşırken Doğu’dan da Safevi tehditleriyle uğraşmaya başlamışlardı. Osmanlı tarihinde Irakeyn (İki Irak Seferi) adıyla geçen iki müthiş seferin ardından 1534 yılında Osmanlılar bölgeye hakim oldu. Osmanlılar, Balkan coğrafyasında uyguladığı bir sistem olan İskan politikasının bir benzerini burada da uyguladı ve bölgeye Türkmenleri gönderdi. Hatta öyle ki Musul kısa bir zamanda bölgede güvenli bir şehir haline geldi ve ‘’Eyalet’’ statüsü aldı. Daha sonraları Sultan Süleyman bölgede altyapı çalışmaları da yapmıştır. Kısa süre sonra Kerkük ‘’Gökyurt’’ adıyla anılmaya başlandı. Bu Türkmenlerin bölgedeki varlığını anlamamız için verilmiş kısa bir kesit olarak aklınızda kalsın.


    Sosyal sorunları Osmanlıların gitmesiyle başladı Türkmenlerin. 1925 yılında bir anayasa hazırlandı ve Türkmenler anayasada ‘’Kurucu Unsur/Varlık’’ olarak tanımlandılar. Fakat zamanla bu halklarından mahrum kaldılar, kürtleştirildiler, soykırımlara kurban gittiler… Baas Partisi döneminde Irak Türkmenlerine yapılan ayrımcılıkların dozu arttırıldı. Birçok Türkmen lider idam ile cezalandırıldı (1979). Daha öncesinden 1959’da Kerkük’te katliama uğrayanlar yine Türkmenlerdi. 1924’te ceviz kabuğunu doldurmayacak sebepten 200 Türkmen öldürüldü, 1991’de Altun Kupri olaylarında 135’ten fazla Türkmen direkt Irak Ordusu tarafından öldürüldü. Zaten Saddam denen herif 1980 yılında ülkedeki azınlıkları asimile etme çabasına girişmişti, böyle bir yönetimden doğan ve 1970 yılında da resmilik kazanan nur topu gibi bir IBY’miz var elimizde. Irak Bölgesel Yönetimi. barzani kardeşlerin yönettiği o devletçik. BM raporlarına göre ‘’Kanunsuz bir biçimde Kerkük’te polislik yapıyor. Türkmen ve Arapları kaçırıyor, işkenceye tabii tutuyorlardı’’


    Hepsine karşın elimizde tarihsel bir gerçek olan ‘’Türkmeneli’’ ve ‘’ITF’’ var. Irak Türkmen Cephesi kurulduğu günden bugüne Türkmenlerin sesi olma yolundadır. Irak Türkmenlerinin tarihte sahip olduğu kentler;

  1. Musul

  2. Kerkük

  3. Selahattin

  4. Erbil’dir.

Bugün IBY’nin başkenti olduğu iddia edilen Erbil isminin anlamını bulabilirseniz bende kabul ederim Erbil’in kürt kenti olduğunu.


Zamanında H. Nihal Atsız, Doğan Kılıç Şıhhasanlı adlı bir gazetecinin tefrikalarından hareketlere ‘’Bağımsız Kürt Devleti Propagandası’’ adlı bir yazı yazmıştır. Okumanızı öneririm. Öyle çok etliye sütlüye karışmayı seven bir insan değilimdir ama Erşat Salihi adlı bir siyasetçimiz var. ITF başkanlığını şerefiyle yıllarca sürdürmüş bir Türkmen. Bu uğurda abisini Baas yönetiminin astığı, ailesinin Güney Irak’a sürgünde kaldığı, 10 yıl cezaevinde yatmış bir Türkmen. Zamanında Türklük düşmanlarını öylesine ürkütmüş bir yiğit ki evine füzelerle saldırışmış, yollarına pusu kurulmuş bir adam. 28 Şubat 2021 tarihinde görevinden istifa etti. Bu haber ülkemizde bir şok etkisi yaratmalıydı ama gündem daha doluydu. Tweetler havada uçuştu… Yerine yardımcısı Hasan Turan vekaleten getirildi. Ama emin olun Hasan Bey’in soyadıyla pek bir alakası yok. Allah Türkmen kardeşlerimizin yardımcısı olsun, Erşat Salihi Bey’imizin ömrü uzun olsun.

Irak Türkmenlerinin Demografik Oluşumu

Bahsettiğim badireler pişmiş tavuğun başına gelmiş olaylar değil. Buna rağmen Türkmenlerin Irak Planlama Bakanlığı’nın 2013 verilerine göre 3 milyondur. Bu rakam Irak nüfusunun %9’uzuna tekabül etmektedir.



(İmza kampanyasından alınmış bir Türkmeneli Haritası)

Esen Kalın.

Altaylı.

05/04/2021





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üç Tarz-ı Siyaset Işığında Türkçülük Fikri

Türk Olmak Bahsine Dair "Katliam" Girit Türklüğü

Gerçekler ve Yalanlar | Atsız ve Atatürk