Türük Toplumu

Sanılanın aksine Türk'lerin çok büyük kültürleri, tarihleri ve aileleri vardır. 

    Türük toplumunun ataları Afrika'dan çıkıp gelen bir toplumdu. Mısır'ı geçtikten sonra Güneydoğu Anadolu'ya kadar geldiler. Güneydoğu Anadolu'dan Turan Çöküntüsüne kadar, Turan Çöküntüsünden Güneybatı Türkelindeki dağlara kadar olan yerde yaşadılar. Sonra, -neden bilinmiyor- göç ettiler. Göç, Ural Dağlarınaydı. Ural'lara vardıklarında yıl 70 bin-60 bin arasıydı. Ural Dağlarında uzunca bir süre kaldılar. Sonrasında bir kol Altay Dağlarına göç etti. (60-50 bin arası) Göç edenlerle kalanlar uzunca bir süre iletişimsiz kaldı. Ta ki 45 binli yıllara kadar. 45 binli yıllarda Ural'dakilerle Altay'dakiler iletişime geçti, beraber ava çıktılar, beraber kaldılar, beraber dağlardan indiler. Evler yaptılar, köyler inşa ettiler, tarımla uğraştılar. (Daha insan oğlu var olmadan dünyada tarım olduğunu biliyoruz.) 50 binlerden 30 binlere kadar olan süreçte Türük'lerin dilinde en fazla 5 harflik kelimeler vardı. İlk kelimeler: ot, arı, ayı gibi az harfli olanlardı. 40 binlerden sonrası 5 harfi geçmeye başladı. (Bazı sözcükler birleştirildi. Bazı sözcükler de safkan olarak 5 harfi geçti.) 

Oğuz Kağan Dönemi (Ok Ur Kan Çağı)

    Ok Ur Kan, Türk tarihinin en önemli karakteridir. Kültürün, tarihin, ırkın, davranışlarının ve birçok temelin babası. Türük ismini bile kendi vermiş olabilir. Kendisinin psikolojisini az çok biliyor ve ne yaptığını biliyoruz. Bu neticede Türük isminin kendisinin fikrince topluma verildiği aşikardır. Türük: En güçlü insan demektir. Türkçe daha o zamanlardan seviyeli bir dilmiş. Örnek ve açıklama amaçlı şunu ekleyeyim: Güçlü: Güç sahibi kimse, Kayı: Çok güçlü kimse, Türük/Türk/Trük: En güçlü kimse. Bu olayı birçok dilde görüyoruz. İngilizcede ve birçok dilde görülebilir. İngilizcede "very" kullanmak yerine birçok kelime kullanılır. Superb sözcüğü "çok harika" gibi bir anlama gelir. Very good yerine kullanılabilir. Kayı sözcüğünün seviyesine eşittir. Most gibi ekler de Türük sözcüğünün seviyesinde. Bunu kavramak o dönemi kavramak için çok önemli. Ok Ur adı çok önemli. Oğur, Oğuz, -belki de- Ugor sözcüğünün kökeni. (Ugor: Fin ve Eston uluslarının üst ulusunun adı.)
Türük'ler o zaman pek iyi bir yerdeydi. Coğrafya o kadar iyiydi ki ilk geldiklerinde rahatlıklarından neredeyse hiçbir iş görmediler. (Bu olaya en iyi örnek Afrikalılardır. Diğer bir örnekse sıcak ve tropik alandaki canlılardır. Sıcak bölgelerde neredeyse hiç fazladan efor sarf etmeden iş görebilen canlılar gelişim gösteremez. Ne yazık ki soğuk bölgelerdeki canlılar aklını çok iyi kullanmalı. (Belki de çok üzücü değildir.) Soğuk bölgelerde canlılar avlarının soyu tükenirse başka canlıları bulamayacağı için kendi avını zaman zaman korur, aç kalmak pahasına da olsa üremesine izin verip yavruları yeterince büyüdüğünde avlamayı göze alabilir. Ayrıca bunu çok iyi derecede anlayabilir.) Soğuk dönemin Türük'lere etkisi çok büyüktür. Türk'ü Türk yapan kıştı. Buzul Çağı çok etkili olmuştur. Evrim Kuramının ilk zamanları fark edilen olay insanlarda da var. Türk'ler sıcak dönemde neredeyse hiçbir iş görmezken soğuk dönemde nüfuslarını arttırmışlar ve birlik kavramını oturtmuşlardır. (Nüfuslarını Ural Dağlarındaki diğer Türk'lerle birleşerek arttırmışlardır. Bu sayede hem birlik hem de teşkilat kavramlarını oturtmuşlardır.) Ok Ur Kan'dan önce Han/Kağan kavramının olduğunu unvanından anlıyoruz. Aydınlatamadığımız noktaysa kadınların da Han/Katun/Kadın kavramına sahip olup olmadığı. Biliyoruz ki Katun, Kağan'dan daha güçlüdür. Peki bu ne zaman oldu? Açıkçası bilmiyoruz. Bunun için destana bakarak birkaç ipucu bulabiliriz. Ok Ur Kan döneminin en büyük kanıtları arkeoloji sayesinde ortaya çıkıyor. Arkeologlar, Tek Boynuzlu Gergedan türünün MÖ 39.000 yılında tükenmiş olduğunu kanıtladı. Garip bir kanıt da o gergedanın bir MEDENİYET tarafından öldürüldüğüne dairdi. Bu MEDENİYET Türk'lere aitti. Bunu da Ok Ur Kan Destanından biliyoruz. Gergedanın tipi ve gergedanın öldürüldüğü anlatılıyor.
                                ('Sibirya Unicorn'u 39.000 Yıl Önceye Kadar Yaşıyordu | Arkeofili)

 Türük'lerin yerleşim yerlerine saldırdıklarına ve bu saldırılar yüzünden öldürüldüklerine dair kanıtlar Destan'da geçer. Emir, Ok Ur Kan tarafından bizzat verilmiştir. (Bu da birlik ve dirlik (teşkilat) bilincinin olduğunu gösteriyor. Gel gelelim ki haberleştikleri, yardım istedikleri ve otoritenin olduğu gayet de belli.) Emir, topluma zarar veren canlılar için verilmiş. Bundan sonra Türük'lerde avlanmaya dair seçicilik olduğunu görüyoruz. Büyük olasılıkla bir canlının besin zincirindeki önemi kavramışlar. Bundan ötürü soy tüketmeye karşı kanunlar koymuşlar. Avlanma yasakları, savaş taktikleri, mimari, birlik, teknik, astronominin değeri ve birçok olay bu dönemde yaşanıyor. Büyük olasılıkla "Kök" sözcüğünün anlamları ve kullanımları bu dönemden önce çıktı. Kök: Gök, gökyüzü, mavi, ulu, takdire şayan anlamlarına gelir. Kök sözcüğünün önemi ve anlamı anlatılamaz, kesinlikle evrimine şahitlik etmek gerekir. Kök sözcüğü şu an işlediğimiz konuyla ilgili önemli bir kavramdır. Kök sözcüğünün anlamının bu kadar önemli olmasının sebebi gökyüzüdür. Gökyüzü ulaşılması zor bir ülkü olarak kültürümüzde yer edinmiştir. Nedendir bilinmez deseler de bu anlamsız sözleri dinlemeyip araştırmak en iyisidir. Gökyüzüne yakın en uygun yer dağlardır. Dağlara tırmanmak çok iyi kondisyon gerektirmektedir. Bu zorluğu gören Türük'ler bunu kendilerine bir sınav olarak görmüş, kendilerini sınamışlardır. Gökyüzünün bu kadar önemli olmasının sebebi Türük'ler için gizemli olmasıdır. Gök bilimi bu zamanlarda gelişmiştir. Hatta -tam anlamıyla söyleyemesek de- spor olarak yapıldığını bile söyleyebiliriz. Türük'ler, araştırmadan, düşünmeden iş yapamazdılar. Bunun en büyük sebebi kışın çetin şartlarında yaşamalarıydı. Soğuk yerlerde yaşayan canlılar da çok çalışır. Bu normal bir davranıştır. Bu yüzden Türük'lerin görüp bilemedikleri her olayı çözmeye çalışmaları ve bunu zorunlu hale getirmeleri oldukça doğaldır. Bu sebeplerle birlikte, kendinden önce gelen atalarının geleneklerini alıp kanun yapan Ok Ur Kan için gök biliminin önemi anlaşılabilir. Ok Ur Kan'dan önce piramit yapıldı mı bilmesek de bildiğimiz kadarıyla Ok Ur Kan döneminden kalma piramitler vardır. Bu piramitleri çin gizlemektedir. 
(çin tarafından gizlenmeye çalışılmış Türk Piramidi.)

Birkaç örnek ile yazımızı allayıp pullayalım.

(Türk Piramitlerinin üstten görünüşü. 34°21'44.48"N 108°37'50.88"E konum)

Gördüğümüz gibi Ok Ur Kan Çağı piramitleri geniş bir tepeye sahiptir. Bu özellik Kızılderili Piramitleri ile birebir uyuşmaktadır.

(Büyük olasılıkla Kan'ımızın Han'larından biri. Annesi, akrabası veya sevdiceği olabilir.)

Burada gördüğümüz ongunlar, pullar ve allar sürekli olarak Türk devletlerinde görebileceğimiz ongunlar, pullar ve allardır. (Bilgilendirme: Ok Ur Kan'ın en sevdiği torunu büyük olasılıkla Kayı'ydı. Hem kendi simgesini vermiş hem de "Güçlü kimse" anlamına gelen Kayı adını torununa vermiş. Kayı adını vermesi sevdiğini neden gösterir diye elbet ki düşünmüş olabilirsiniz. Ok Ur Kan büyük olasılıkla maskülen tip seven biri. Erkeğin kaslı, ilkesine-ülküsüne bağlı olması gerektiğini düşündüğünü anlayabiliyoruz.)

(Ok Ur Kan ya da şimdiki adıyla Oğuz Kağan)

    Bu kadarla da kalmıyor, daha fazla bilgiyi edinebiliyoruz. Ok Ur Kan döneminde devlet bayrağı sarı düz renkmiş. Büyük olasılıkla bölge işaretlemede kullandılar. Bu bildiklerimize bir örnek olsa da ne yazık ki neden sarı olduğunu bilemiyoruz. Çok tutarlı tahminlerde bulunabiliriz. Sarı, Ok Ur Kan'ın soyu olan Yugur ulusuna mensup olmasından ötürü olabilir çünkü Yugur, Sarı Uygur anlamına gelir. (Uygur, Uyğur, Uyğar, Uyğor, Uğor, Ugor, Ugar, Uygar sözcüklerinin hepsi aynı anlama gelir. Medeni demektir. Bunun sebebi Ok Ur Kan'ın kendisine uzlaşmayla katılan herkese "medeni" demesidir. Yugur adıysa kendisine hastır. Bu sebepten ötürü Sarı Uygur deriz. Diğer Uygur uluslarından ayırmak için.)
Bu tam anlamıyla sebep olamayacak olabilir. O yüzden diğer bir tahminimiz sarının anlamıdır. Türk'lerde sarının anlamı hiç değişmedi. Sarı, ordu bayrağında da kullanılmıştır. Kullanım alanlarının bu kadar geniş olmasının sebebi 4 Renk'ten biri olmasıdır. 4 Renk: Sarı, siyah, gümüş ve kırmızı. Türkçeleriyle: Sarı, kara, gümüş ve al. (Askeri anlamda kullanılan al renge "Doru" denir.) Bu bayrak Oz Tamgasını temsil eder. Oz Tamgası döngüyü temsil eder. 


Öz ya da Oz Tamgası geldiğimiz yere gideceğimizi -dolayısıyla zamanı- temsil eder. Bu ordu bayrağı Kızılderililerin bayrağıdır.
(KIZILDERiLiLER KiMDiR (tripod.com) dan alınmıştır.)

    Birçok simge aslında gökyüzündeki olayları temsil eder. Örnek olarak Türk'lerde bulunan, hristiyanlarda bulunan haçtır. O da Oz Tamgası gibi 4 günü, 4 mevsimi, 4 yönü ve 4 rengi temsil eder. 

4 Gün: 
21 Aralık en uzun gece.
23 Eylül eşit gün.
21 Haziran en uzun gün.
21 Mart eşit gün.

4 Renk:
En uzun geceden ötürü Kara.
En uzun günden ötürü Sarı.
Eşit günden Al.
Eşit günden Gümüş.

4 Yön:
Kara, Kuzey.
Ak, (Gümüş) Batı.
Al, (Ordu için Doru) Doğu.
Sarı, Güney.

4 Mevsim:
Aralıktan Kış.
Hazirandan Yaz.
Marttan ötürü geçiş.
Eylülden ötürü geçiş.
(Geçişler Bahar aylarıdır.)

Bunlar 4 Temel'dir.

    4 Temel'i anlatan Oz Tamgası nereden geliyor diye düşünmüş olabilirsiniz. Oz yani Öz ("İnsanın özünün geldiği yer.") Tamgası çengel şekillerinden gelir. Bunu anlamamız için antik bir Türk haritasına bakmak iyi olabilir.
(Buradaki çengeller takılmayı gösteriyor. Çengeller takıldığında döndüğünü gösteriyor. 4 Çengel var. 4 Çengel de birleşip zamanla Öz Tamgasını oluşturmuştur. Gördüğümüz üz're Güneş, Ay ve Yıldız var. Döngü anlatılmak istenmiş.)


(Tüm fotoğraflar Eski Dünya Tasviri | ON ALTI YILDIZ dan alınmıştır.)

    Bu harita MÖ önce Tepet dilinde (Yani Tibetçe) ve Türkçe yazılar içeren, Yertinç (Dünya) betimi bezemesidir. Bezeme, üzerine yazılan yazılar ve çizilen kültürel figürler ile bir davula gerdirilen deri parçasıdır. Türk'lerde kutsaldır. Kam, bezemesi ile anlaşılır.

    Bu haritada çok önemli figürler gözümüze çarpıyor. Kayı'ların ongunu Şahin de buna dahil. At, Türk'ün kanadı. Şahin, Kayı'nın ongunu. Uydun, Kun'un doğası, ongunu. (Ongun, bir olayı, soyu ve başka bir kamuyu temsil eden hayvan.) Eğer açarsak: Uydun, ejderha demek, "Kun" Hun demek.

------------------------------------Süreği Gelecek-------------------------------
1. Bölüm | Bilgilendirme

Y.Cemil

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üç Tarz-ı Siyaset Işığında Türkçülük Fikri

Türk Olmak Bahsine Dair "Katliam" Girit Türklüğü

Gerçekler ve Yalanlar | Atsız ve Atatürk