Türk'lerin Gök Bayrağı

 


Yukarıda gördüğünüz bayrak Kırım bayrağıdır. Mavi zemin üstünde sol üst tarafta tamga ile sembolize edilmiştir. Mavi bayraklar Türkler için önemlidir. Mavi bayrakları ‘’Gökbayrak’’ diye isimlendiririz. Gökbayrağı sadece Kırımlı Türkler değil, Türkmenelindeki Türkler, Doğu Türkistanda’ki Türkler de kullanmaktadır. Sizlere Kırım’ın dağlarını, Kerç boğazının eşşiz manzalarını, Sivastopol’den yada Hansaray’dan bahsetmek niyetim yok. Kırım’ın stratejik öneminden ve tarihimizdeki yerinden bahsetme niyetim var. Buyurun başlayalım.

Kırım Karadeniz’in kuzeyinde Karadeniz ve Azak Denizlerinin çevrelendiği bir konumda bulunan yarımadadır.  Kırım, tarih boyunca çile çekmiş Türklerin yurtudur. Kırım şuan fiili bir Rus işgali altındadır. Kazakistan ve Kırgızistan gibi Türk ülkelerininde içinde bulunduğu bir grup Kırım’ı Rus toprağı olarak tanırken, karşı bazı devletlerse Kırım’ı Ukrayna toprağı olarak tanır. Bana kalırsa tarihte Ukrayna bozkırlarına da, Moskova steplerine de hakim olan Kırım ikisinden de üstün ve bağımsız olmalıdır. En son yapılan referandumda AB ve ABD saymasada %93’lük bir Rus galibiyeti vardır. Bu da acaba Kırım’da ‘’Tatarlık öldü mü? Ukraynalılaştılar mı? Slavlaştılar mı? ‘’ gibi soruları akla getirmiyor değil. Yanlış bilmiyorsam demografik olarak Kırımda yaşayanların %60’ı Rus kökenli.

Tatar'lar Niye Azınlık?

 Bunun nedeni 1944 sürügünü. Evet, evet 1944 yılında o barışçıl, o insan hakları aşığı, o ellerinde gitarlarla barış şarkıları çalan komünistlerin taraftarları ve büyük hayranları olduğu SSCB Kırımdaki Tatarları ‘’sürdü’’ nereye mi? Özerk Özbekistan’a… Josef Stalin’in emriyle Sovyet hukumet kararıyla sürgün edildiler takvimler 18 Mayıs 1944’tü gösterirken iki yüz elli bin (250.000) Kırımlı sürüldü. Kimi yollarda kimi de gittikleri yerlerdeki kötü şartlardan dolayı öldü.

Neden Sürüldüler?

            Efendim gerekçe şu; Rusların, Kırım’ı Nazi Almanyasına II. Dünya Savaşında kaybetmesi. Kendileri kaybetmiş Kızıl Ordu komutanları Kırım’ı ama cezayı yiyen Kırımlılar tabii… Suç sabit ‘’ Almanlarla İş Birliği Yapmak.’’ Kırım geri alınınca hemen tatbikatlar soruşturmalar vesaire tonla palavra en son Josef Stalin tarafından bir kararname imzalanarak  Kırımlılar sürgün edildiler. Fakat bu şeref aşığı, insanlık dostu komünistler Kırım erkeklerinin Almanya’ya karşı cephede olmasından mütevellit kadınlarla çocukları cephe gerisindekileri yolladılar… 15 dakika içinde Sovyet askerleri tarafından gecenin üçünde tren vagonlarıyla sürgüne gönderildiler… Zaten yarısına yakını yollarda öldü, kalanlarda malum… bu insanlık aşığı Komünistler, yani SSCB bununla da yetinmedi efendim Türk’lüğe ait tüm izler silinmeliydi onun için derhal Türkçe olan yer isimleri Rusçaya çevrildi…

Kırım’ın Kaybedilişi

                Çariçe II. Katerina devrinde yapılan 1774 tarihli ‘’Küçükkaynarca Antlaşması’’ ile Osmanlı Devletinden koparılan Kırım çok geçmeden 1783’te Rus işgaline uğrayacaktır… Yine baskı, yine yıldırma politikaları yüzünden o devirde de on binlerce Kırımlı, Anadolu’ya ve Osmanlıya sığınacaktır.

Osmanlıların Kırım Tutumları ve Kırım’ın İlhakı

 Kırımlılar Al-i Çingiz'dirler, Türk ve Tatar olarak tanımlanırlar. Soyları Altın Orda Devletine oradan da Çingiz Han’a bağlanır. Osmanlı hanedanında erkek kalmazsa I. Ahmet tarafından yapılan antlaşmalarda Kırım Hanedanı Osmanlıların varisi sayılmıştır. Eğer ki olurda Osmanlı Tahtına oturacak Osmanoğlu erkeği kalmazsa (şehzade doğmaz ve ya hepsi öldürülürse), Ali Cengizlerden biri Osmanlı tahtına oturacaktı eğer Ali Cengiz'den biride oturmazsa Mevlevi dergahının post nişti tahta oturacaktı… Kırım Hanlarına Giray denirdi. 1475’te Fatih devrinde ‘’Kırım ilhak edildi’’ dense de Kırım aslen ilhak filan edilmedi. Osmanlılar Kırım’ı bir müttefik olarak gördüler her zaman. Eğer bir ilhak söz konusu olsaydı Fatih Sultan Mehmet Han hiç Mengli Giray(1445-1515)’ı ‘’Han’’ ilan eder miydi? Atardı bir paşayı vali olarak bakardı keyfine…

Kırım Devletinin İdare Biçimi?      

Kırım Hakanlığı Giraylar tarafından yönetilirdi. Giraylar, mirzalar ve seyitler meclisi tarafından seçilir, İstanbul'dan göstermelik bir berat alınırdı. Kırım’ın başşehri ilk olarak Kırk Yer’di fakat daha sonraları Han Saray’a taşındı. Kırım ‘’ulus’’ denilen beyliklerle yönetilirdi, bu beyliklerin başında ‘’mirza’’ denen beyler vardı. Mirzalar, savaşlara kendi uluslarının başında katılırlardı.

Protokollerde Kırım

On altıncı yüzyıl protokollerine bakarsanız Kırım Hakanları yani Giraylar, Vezir-i Azam’dan üst bir konumdadır. Kırım Hakanı iki tuğ ve yedi kat mehter sahibidir. Kırım Hakanı İstanbul’a gelince ihtişamlı karşılamalar yapılırdı. Osmanlı Padişahı kendisini karşılardı. Kırım Ordusu, Osmanlı Ordusuna ilk defa AK Kerman Savaşında katıldı (1484). Kırım Ordusu gelince, Osmanlı Ordusu top ve tüfek atışlarıyla karşılardı Kırım Ordusunu.  Rumeli Beylerbeyi ( Osmanlı Devlet Statükosunda Rumeli her zaman daha üstündür.) tüm mahiyetiyle Kırım Hakanını karşılardı. Ordugahın girişinden itibaren tüm rikab-ı hümayun ağaları ( padişah bir yere gittiğinde yanında bulunan ağalar) at üstündeki Kırım Hakanının sağında ve solunda yürürlerdi, Otağı Humayun’a yaklaştığında kendisini vezirler karşılar ev otağa götürürlerdi, Kırım Hakanı atından iner, vezir-i azam kendisinin koltuğuna girerek otağa çıkarırdı. Osmanlı Padişahı ise ayağa kalkıp üç adım öne gelerek ‘’ Hoş geldin Han kardeş’’ diye iltifatlar ediyorlardı… Zaten Osmanlılar Ukrayna bozkırlarının Kırım Tatarlarına ait olduğunu kabul ediyor, Kırım Hakanları da kendi adlarına para bastırabiliyorlardı. Osmanlılar diğer ilhak ettiği devletlerden vergi alıyorken, Kırımdan almıyor hatta seferlerde başarılı olmaları halinde kendilerine vergi bile ödüyorlardı… Kırım Devleti kendi adına antlaşmalar bile yapabiliyorlardı, yani dış ilişkilerde bağımsız bir devlet gibi hareket edebiliyorlardı, artı Moskova Prensleri Osmanlı Padişahının değil Kırım Hakanının muhatabıydı. Kırım Girayları’nın kendi divanları bulunurdu.Kanuni Sultan Süleyman Devrinde Giraylardan birkaç kişi İstanbul’da yaşadı. Çatalca taraflarında ikamet ettiler. Al-i Çingiz olmanın verdiği özgüvenle bayramlarda padişahın karşına ilk onlar çıkarlardı. Bugün hala torunları orada ikamet etmektedirler.

 Kırımın En Son Hali

Kırım Tatar Milli Meclis’i ise ‘’aşırı örgüt’’ kapsamına alınmış, faaliyetleri yasaklanmıştı. Meclisle ilişkisi olan iki bin beş yüz kişi ise ‘’terörist’’ durumuna düşmüştü. Kırım Tatar Halkının lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Kırım Tatar Milli Meclis Başkanı Refet Çubarova’da adaya giriş yasağı konmuştu.

 Yarımada’da camilere, çocuk evlerine ve evlere baskınlar yapılıyordu ilk zamanlar. Binlerce Kırımlı yine Kırım’ı terk etmişti. 


Şimdilik bu kadar esen kalın.

Altaylı

01.12.2020

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Üç Tarz-ı Siyaset Işığında Türkçülük Fikri

Gerçekler ve Yalanlar | Atsız ve Atatürk

Türk Olmak Bahsine Dair "Katliam" Girit Türklüğü